30 Ekim 2013 Çarşamba

DEDE TOPRAKLARINI ZİYARET EDELİM


DEDE TOPRAKLARINI ZİYARET EDELİM

         Modern kent hayatının ritmi ile insan dede topraklarının neresi olduğunu bilme veya hatırlama ihtiyacı duymayabiliyor.Ancak hissiyattan ve "Memleket neresi" sorusuna verilen cevaptan öte bir şeydir memleket.Benimsediğimiz,güzel değerlerini yarına taşımayı arzu ettiğimiz bir yerdir.Bugününü ve yarınını yönlendirebilecek fikir,değer ve tasarıları desteklediğimiz yerdir.Özendiğimiz yerdir memleket...Ve özenmemişsek zaten hiçbir zaman bizim olmamıştır.

        Hatırlıyorum da İzmir'de 1. sınıfta okurken okulda "Gitmesek de görmesek de,o köy bizim köyümüzdür"şarkısını söylerken her ne kadar bir köy olmasada kendi memleketimi düşünür,gözlerim dolardı.Hala bu hissiyatımı özenle koruyorum.

        Dede topraklarını ziyaret edelim.Gidip göreceğimiz bir dede toprağımız varsa,dedelerimiz çoktan toprak olmuş olsa dahi orada bir hikayemiz var demektir.Toprağında,çayırında gezerek,insanıyla konuşarak,belki bu hikayenin daha önce çevrilmemiş sayfalarını açıp okuyabiliriz.

      Ölmeden önce dede topraklarını ziyaret edelim.Bulacağımız kendi hikayemizdir... 

21 Ekim 2013 Pazartesi

SAÇINIZDAKİ BEYAZLARI YOK EDİN

                                  SAÇINIZDAKİ BEYAZLARI YOK EDİN

Beyaz saçları kuaföre gidip tonlarca para dökmeden veya kimyasal saç boyaları kullanmadan kapatın.Demli çay ve şifalı bitkilerden doğal bir saç boyası hazırlayın.3 çay poşetini 200 ml kaynar suda demleyin.Sonra buna birer çorba kaşığı biberiye ve adaçayı (taze veya kuru) ekleyin ve süzmeden önce bir gece bekletin.Bunu kullanmak için önce saçınızı her zamanki gibi şampuanla yıkayın,sonra bu karışımla,dökerek veya püskürterek,iyice ıslatın.İstediğiniz neticeyi almak için bunu birkaç kere tekrarlamanız gerekebilir.


17 Ekim 2013 Perşembe

Bu helvayı herkes yapabilir

BU HELVAYI HERKES YAPABİLİR

                                                        KAŞIK HELVA

Biz Türkler 'in çok sevdiği tatlıdır helva.Bazen o en neşeli anlarımızda keyifle yenir bazen de kaybedilen yani ölen kişinin ardından hüzünle...Her neyse tatlı yiyelim tatlı konuşalım.Öyle "Dur bir helva kavurayim"diyen herkes yapamaz helvayi .İnanin bu tarifle helva yapmak,helvanın ağızda dağılması kadar kolay.. 

Malzemeler

500 gr un
250 gr pudra şekeri
250 gr tereyağı 
1 paket vanilya

Süsleme İçin 
Arzu ettiginiz gibi tatlandirabilirsiniz.Ornegin üzerine tarcin,fıstık,bal,cikolata sosu yakışır .

Altı kalın bir tencereye tereyağımızı koyuyoruz.Tereyağımızın erimesini,göz göz olmasını sağlıyoruz.Göz göz olan tereyağına unumuzu ekliyoruz ve devamlı çevirerek kavuruyoruz.Helvanin tutmasının sırrı burada gösterilen sabırda sanırım.

Kavrulan helvamızın altını kapatıp pudra şekerini ilave ediyoruz.Daha sonra tercihe bağlı olarak vanilya ekleyebilirsiniz.Sıcağıyla pudra şekerinin erimesini sağlıyoruz ve kapağını kapatıyoruz.

Kaşık yardımıyla kaşık şekli verip tabağa yerleştiriyoruz.Uzerini arzu ettiginiz sekilde susleyebilirsiniz.Afiyet olsun...


16 Ekim 2013 Çarşamba

BİLGİSAYAR OYUNLARI VE ÇOCUKLARIMIZ



"Aniden yerinden kalkıp bağırmaya başladı.Kendisine ateş eden adamı öldüremediği için aşırı bir tepki göstermişti.Bir daha denemeye koyuldu.Bir oturup,bir kalkıyor,karşısındaki kişiyi yok etmek istiyordu.Rakibine ciddi zararlar vermişti.Karşısındaki adamın kanlar içinde kalmasıyla bir kahkaha attı.Ölesiye savaşıyor,düşmanlarına zarar vermek için elinden geleni yapıyordu.Annesi birkaç kez yemeğe çağırmasına rağmen bilgisayarın başından kalkmamıştı.Oyuna öylesine kapılmıştı ki başka hiçbir şey düşünmüyordu."
Buna benzer hadiseler son zamanlarda evlerde sık sık yaşanır oldu.Bir kuşak öncesi çocuklar Hacivat ile Karagöz'ün esprilerine gülerken,bugün gerek televizyonda,gerekse bilgisayar oyunlarında,kahramanlar ya çevrelerine dinamit atmakta ya da yıkıp dökmekte,çocuklar da bunlarla eğlenmektedir.Çocukların en hareketli,en enerjik oldukları dönemde bilgisayar başında saatlerce hareketsiz kalmaları,enerjilerini boşaltamamaları,çevrelerine karşı daha saldırgan ve zarar verici eylemlere yönelmelerine sebep oluyor.
Bunların yanında yapılan araştırmalar bazı bilgisayar oyunlarının çocukların zihinsel gelişimi üzerine olumlu etkilerinin de olduğunu gösteriyor.Doğru oyunlar aracılığıyla öğrenmeyle ilgili zihinsel süreçleri harekete geçirerek çocuğa stres anında soğukkanlı kalma becerisi kazandırılabilir.Mesela bilgisayarlı eğitim modülleri ve interaktif cdler ile  dikkat dağınıklığı çeken,okuldaki başarısı düşük olan çocuklara kavrama,algılama,akıl yürütme,görsel beceri gibi yetenekler kazandırmakta oldukça faydalıdır.Özellikle hiperaktif çocukların acelecilik ve sabırsızlık gibi belirgin özelliklerini törpülemek,onlara katlanmayı,yılmamayı öğretmek için bu tür oyunlar kullanılmaktadır.
O halde bilgisayar oyunları yararlı mı zararlı mı?Bu sorunun cevabı "Hangi yaştaki çocuklar için?","Hangi türde oyunlar?" ve "Bu oyunla oynamak için ne kadar süre harcanıyor?"sorularına bağlı olarak verilebilir.Eğer küçük yaştaki çocuklar;şiddet,yıkıcılık vb temalar içeren oyunlarla uzun sürelerde oynuyorlarsa evet,bilgisayar oyunları zararlıdır.Bilgisayar oyunlarının ne zaman ve ne denli yararlı olabileceğine karar verirken "ilaç" benzetimini kullanmak mümkündür.Bilindiği gibi ilaçlar doğru koşullar için;doğru dozlarda ve doğru zamanda alındıklarında yarar sağlarlar.Aksi takdirde yarardan çok zarar verirler.
Anne babaların kullanacakları şu küçük ipuçları bilgisayar oyunlarının etkili ve verimli kullanılmasına yardımcı olacaktır.Anne baba olarak öncelikle;Çocuğunuzun oynayacağı oyunların pedagojik ilkelerin gözetilerek hazırlandığından ve güvenilir kaynaklardan geldiğinden emin olun.Çocuğunuzla oyunun içeriği ve amaçları hakkında konuşun.Oyunun ona neler hissetirdiğini sorun.Çocuğunuzla birlikte televizyonun,internetin,oyunların nasıl kullanılacağı hakkında kurallar belirleyin.Zaman sınırlaması koyun.Oyunları asla çocuk bakıcısı olarak kullanmayın.Eğer çocuğunuz oyunlara fazlaca düşkünlük gösteriyorsa yasaklamak yerine çocuğa daha cazip gelecek seçenekler sunun.Bilgisayar oyunlarını mümkün olduğunca disiplin aracı olarak kullanmayın.Oyunlar ödül ve ceza olarak kullanılmamalıdır.Böyle olursa oyunlar çocuğunuzun hayatında çok fazla önem taşımaya başlarlar.Çocukların hem boş zamanlarını bilgisayar başında geçirmemeleri,hem arkadaş edinmelerini sağlamak bakımından hem de ortak bir faaliyet içinde yer almaları açısından grup olarak yapabilecekleri sporlara yönlendirilebilirler.Çocuklarımızı ekranlardan nasıl uzak tutacağımızı düşünürken,aslında onları kendimize nasıl yakınlaştıracağımız konusuna çözüm bulmalıyız.                     
                                                                                                                  SAYGILARIMLA...  Sınıf Öğretmeni Eda Deniz GÖKMEN